sitene mouse kodu ekle - kral oyun
her hakkı saklıdır - 2010
®

   
  BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR
  VOLEYBOL
 
 VOLEYBOL OYUN ALANI
Voleybolda oyun alanı çok küçüktür. Oyuncu başına sadece 13,51 m² alan düşerken, bu sayı basketbolda 36,4 m², hentbolde 69 m², futbolda ise yaklaşyk 490 m²'dir. Bu durum ise voleybolcuların diğer sporculardan daha farklı özelliklere sahip olmasını gerektirir. Örneğin hızlı kavrama, konsantrasyon ve takım içi uyum çok önemlidir. Dolayısıyla genç oyuncuların yetiştirilişinde koordinasyon özelliklerinin geliştirilmesine gayret edilmeli ve onları becerilerini gerilimli durumlarda dahi uygulayacak şekilde çalıştırmalıdır.
OYUN YÜKSEKLİĞİ
Voleybolda oyuncuların topla temas ettikleri yükseklikler çok farklıdır. Yerden birkaç santimetre yükseklikten (top çıkarma), 3,6 m yüksekliğe kadar (smaç) her seviyede topla oynanması söz konusudur. Bu ise oyuncuların çok hareketli olmalarını ve sıçrama kabiliyetlerinin çok iyi olmasını gerektirmektedir.
OYUN KURALLARI

OYUNCULARIN ÖZELLİKLERİ
Her oyuncunun güçlü olduğu yönleri geliştirilmeye çalışılmalıdır. Her oyuncunun güçlü olduğu yönleri vardır. Doğal olarak öncelikle oyuncuların zayıf oldukları taraflar giderilmeye çalışılmalıdır. Ancak bununla yetinilmemeli, oyuncuların başarılı oldukları teknik, taktik, moral ve hatta sosyal yönlerini de geliştirerek, takımın başarısına katkıları artırılmalıdır.
VOLEYBOL NASIL OYNANIR?
Voleybol altı kişiden kurulu iki takım arasında oynanır. Amaç, sahayı ikiye bölen filenin üzerinden topu karşı tarafın sahasına düşürerek puan kazanmaktır.
Oyuncular sahada sabit yerlerde dururlar üç kişi fileye yakın üç kişi de savunma pozisyonunda geride durur. Bir takım topa arka arkaya en fazla üç kere vurabilir. Topa vücudun herhangi bir yeri ile vurmak serbesttir. Oyuncular saat yönünde olmak üzere sürekli değişerek oynarlar.
Topu karşı tarafın sahasına düşüren takım puan kazanır. Maç 5 setten oluşur. 25 puana, en az iki farkla olmak üzere ilk ulaşan seti kazanır. Beşinci set 15 puan üzerinden oynanır. En az iki farklı sonuç burada da gereklidir.
"Libero" defansif bir oyuncudur. Defansta istediği yerde oynayabilir. Ön tarafa geçemez, blok yapamaz, servis atamaz. Forması takım arkadaşlarından farklı renktedir. Takım koçları saha kenarından takımlarına direktifler vermekte serbesttir. Her sette altı değişiklik yapma hakkı vardır.
Sadece ön alanda oynayan oyuncular bloğa çıkabilir. Blok, top fileyi geçmeden yapılmalıdır. Blok sayı olarak sayılamaz. Voleybol sahası 18mt x 9mt boyutlarındadır. Tam ortasından bir ağ ile ikiye bölünmüştür. Fileden 3 metre geriye olan kısım atak alanıdır.
 
 
MANŞET : ZOR SERVİSLER
Manşet tekniği çok iyi olan oyuncular bile, sert ve uzun servislerde, manşet için kollarını vucütlarından öne doğru ayırıp iyi bir manşet alabilmek için zorlanırlar. Bu durumlarda vücudunuzu mümkün olduğunca yükseltmeye ve hatta parmak uçlarında kalkmaya çalışın. Ancak en iyisi böyle bir duruma düşmemek için gerekli tedbirleri önceden almaktır. Bunun için vücudunuz topa tam dönük olsun ve ayak hareketleri ile manşet alma yüksekliğini ayarlamaya çalışın. Yeni kurallara göre artık servisler parmakla da karşılanabilmektedir. Bu güzel bir görüntü vermezse de çoğu kez tek çözümdür ve top tutulup atmadıkça parmak pası kötü olsa dahi hakem genellikle faul çalmaz.
SERVİS: TOPA KONSANTRE OLUN
Servis atmaya hazırlanırken filenin arasından rakip oyunculara bakarak hedefinizi belirleyin . Manşeti zayıf olan oyunculara veya manşet alanlar arasındaki koridorlara veya yanlara atmaya çalışın. Özellikle pasörün ön sırada olduğu durumlarda, geçerli bir diğer taktik de sol taraftaki smaçöre kısa servis atmaktır. Bu durumda hücum yapacak oyuncu sayısı bire iner. Atacağınız yere karar verdikten sonra, iyi bir servis için konsantre olmaya çalışın. Etkin bir servis için en önemli husus, topun havaya iyi atılmasıdır. Bu durumda top (vurmaz iseniz) tam ayaklarınızın önüne düşmelidir.
SAVUNMA: SMAÇÖRLERİ BAĞIRARAK BELİRLEYİN
İyi bir savunma için rakibin ön sıra oyuncularının belirlenmesi çok önemlidir. Bütün blok yapacaklar smaçörlerin kimler olduğunu ve pasörün ön veya arka oyuncu olduğunu bilmelidirler. Pasör ön oyuncu ise plase atabilir veya ikinci topa vurabilir. Ön sıra ve arka sıra savunmacıları buna hazır olmalıdırlar. Pasör arka oyuncu ise onu dikkate alıp savunma yapmaya gerek kalmaz.
SMAÇ: TÜM VÜCUT İLE
Smaç vurulan topun hız kazanması için, tüm vucudunuzun ağırlığını kullanmalısınız. Bazı oyuncular sadece kollarının hareketiyle smaç vurmaya çalışırlar. Güçlü bir smaç topu önünüze alarak ve tüm vücut kaslarınızın kuvvetini ona aktararak vurulabilir.
ORTADA KALAN TOPLARA BASTIR !
Top bazen file üstünde ve her iki takımın arasında kalır. Yani iki rakip oyuncu aynı anda topa temas ederler ve daha mücadeleci olan ve topla daha dengeli temas kuran kazanır. Bu durumda sıçrayabildiğiniz kadar yükseğe sıçrayın ve dirseklerinizi kilitleyerek ellerinizi güçlü bir şekilde ileri uzatın. Tüm ağırlığınız topun arkasında olsun. Çift elle temas etmeniz mümkün değilse, tek elle temas etmek hiç müdahale etmemekten daha iyidir. Topu kısa süre tutup atsanız dahi hakem genellikle faul çalmayacaktır.
SMAÇ: TEMAS YÜKSEKLİĞİ
Bir oyuncunu smaç vurma kapasitesi boyunun uzunluğuna ve sıçrama yüksekliğine bağlıdır. Ancak bunların dışında genellikle gözardı edilen en önemli nokta, topla temas ettiği anda oyuncunun kolunun ne kadar açık olduğudur. Temas noktasının yüksekliği smaçta çok önemlidir, fakat bazı oyuncular smaç sırasında kollarını tam açmazlar. Başarılı bir smaç için, smaç vurmadığınız omzunuzu iyice düşürün ve topun arkasında kalarak topa sıçrayabildiğiniz en yüksek noktada temas etmeye çalışın.
SERVİS ATILIRKEN: ELLER YUKARI
Servis atılırken ön oyuncu iseniz, file önünde ve elleriniz yukarda bekleyin. Aksi halde hızlı bir hücumda geç kalabilirsiniz. Elleri yukarıda tutmanın bir diğer yararı da rakibin görüşünü kısmen engellemektir. Elleri hareket ettirerek rakibin görüşünü kapamak kural dışıdır, ancak vucudun hafifce sağa sola eğilmesi ile yapılan engellemelere hakemler genellikle tolerans gösterirler.
BLOK: GÖZLER AÇIK KALSIN
Blok yapanların çoğu topa vurulduğu anda gözlerini kaparlar. Hücum eden oyuncu, smaçtan vazgeçip plaseyi tercih edebilir ve bu duruma reaksiyon göstermekte geç kalabilirsiniz. Bu nedenle gözlerinizi mümkün olduğu kadar uzun açık tutun (yani kapamayın!).
 
 
Dünden Bugüne Voleybol
Dünyadaki Gelişimi
1892'de ABD'de Dr James Naismith şeftali sepetlerini inceledi ve basketbolu icat etti. Arkadaşı William Morgan, bu oyunu inceledi ve dört sene sonra kendi oyununu icat etti. Bir asır sonra voleybol basketbol ile birlikte Olimpiyat Oyunlarının en hızlı en sevilen oyunlarından biri haline geldi.
İlk oynanmaya başlandığı günden beri değişime açık bir oyun olan voleybolda, Set ve blok ilk kez 1916 yılında uygulanmaya başlandı Aslında Morgan oyuna "mintonette" adını vermişti ama komşusu bir profesör oyunu inceledi; topa vole şeklinde vuruşlar yapıldığını gözlemledi ve oyuna "voleybol" adını verdi. İcadından itibaren değişime açık bir spor oldu voleybol. 1900'de özel tasarlanmış bir topla oynanmaya başladı. Set ve blok 1916'da Filipinler'de ortaya çıktı. Altı kişilik takımlar 1918'de standart hale geldi.
ABD'li askerler bu sporu 2. Dünya Savaşı sırasında Avrupa'ya götürdüler. 1947'de Uluslararası Voleybol Federasyonu kuruldu. 1949'da Uluslararası Olimpiyat Komitesi voleybolu oyunlar arasına aldı. Aynı sene ilk erkekler dünya şampiyonası düzenlenirken üç sene sonrasında bayanlar şampiyonası düzenlendi. Her iki şampiyonayı da SSCB kazandı ve bu üstünlüğünü 80'li yıllara kadar sürdürdü. 1964'te Japonya karşılarına bir rakip olarak çıktıysa da SSCB'nin üstünlüğü uzun süre devam etti. 1984'te Los Angeles'ta ABD erkeklerde şampiyon olana kadar süren üstünlük bu tarihten sonra Batı'ya geçti.
Türkiye'deki Gelişimi
Türkiye'ye Voleybol 1919'da I. Dünya Savaşı sonrasında Amerikalılar tarafından getirilmiştir. 1919 - 1925 yılları arasında İstanbul'da Y.M.C.A (Genç Hıristiyanlar Derneği) müdürlüğü yapan Dr. Deaver, bu derneğin Çarşıkapı'daki spor salonunda voleybol çalışmalarına başlayarak ilk defa İstanbul'da kurduğu voleybol takımıyla başlattığı voleybol turnuvasıyla İstanbul'luların dikkati çekmiş, turnuvaların hazırlanmasında büyük katkıları olmuştur. I. Dünya Savaşı sonunda Türkiye'ye gelen voleybolun gelişmesinde en büyük pay sahiplerinden biri de Silahlı Kuvvetler'dir. Aynı dönemlerde "Erkek Öğretmen Okulu"nun Beden Eğitim Öğretmeni olan Selim Sırrı Tarcan oynanan bu sporla ilgilenmiş ve öğrencilerine bu sporu öğretmiştir. 1920 - 1924 yılları arasında Selim Sırrı Tarcan'ın yetiştirdiği öğretmenler voleybolu görev aldıkları yerlere götürmüşler ve yayılmasına yardımcı olmuşlardır.
1922 yıllarında İstanbul'daki Kabataş, Galatasaray, Vefa ve diğer liselerde oynanmaya başlamıştır.1928 ile 1944 yılları arasında bugünkü Teknik Üniversite'nin simgesi olmuştur. 1944 yılından sonra basketbol voleybolun yerini almıştır. 1958 yılında Voleybol Federasyonu kurulmuş ve voleybol tekrar sevilen bir spor haline gelmiştir. 1928 yılından beri İstanbul Voleybol Turnuvası yapılmaktadır. 1949 yılından sonra voleybol şampiyonası düzenlenmeye başlanmıştır. İlk resmi milli maç 1953 yılında Yugoslavya ile oynanmıştır. Özel yurt içi turnuvaların yanında voleybol takımımız yurt dışında düzenlenen Bahar Kupası, Balkan Voleybol şampiyonası, Avrupa şampiyonası'nada katılmaktadır.
 
 
 
 
TÜRKİYE'DE VOLEYBOLUN TARİHÇESİ
Başlangıç Dönemi
(1919-1951)
      Voleybol Türkiye'ye Birinci Dünya Savaşı'nı izleyen Mütareke günlerinde geldi. 1919-1925 yılları arasında İstanbul'da YMCA'in müdürlüğünü yapan Dr. Deaver adlı Amerikalı, derneğin spor salonunda voleybol aynatmaya başlamış, kısa zamanda beden eğitimi öğretmenlerimizin ilgisini bu yeni spor oyununa çekmeyi başarmıştı.1919'da voleybol daha Avrupa'ya yayılmış değildi. Bulunalı topu topu yirmi dört yıl olmuş, hele smaçla oynanmaya başlanışının üstünden daha ancak altı yıl geçmişti. Calaloğlu'ndaki Erkek Muallim Mektebi'nin beden eğitimi öğretmeni olan ünlü spor adamı Selim Sırrı TARCAN, YMCA'de görüp oynadığı voleybolu, bedensel yetenekleri geliştiren, temiz bir spor oyunu olarak benimseyip öğrencilerine öğretmeye başladı. 1920-1924 yılları arasında Erkek Muallim Mektebi'nden çıkan beden eğitimi öğretmenleri de bu sporu kısa sürede okullarımız yaydılar. Kabataş, Vefa, Pertevniyal, Galatasaray, İstiklal, Haydarpaşa, İstanbul liselerinde yoğunlaşan çalışmalar, önce okullar arası turnuvalara yol açtı. Voleybol oynayan çocuklar okullardan mezun olmaya başlayınca da, çalışmalar üniversitelere, kulüplere doğru genişledi. Bu gün bir basketbol yuvası olarak bilinen İstanbul Teknik Üniversitesi, o zamanki adıyla Yüksek Mühendis Mektebi, 1924-1944 yılları arasında voleybolun beşiğiydi. Ankara'daki Siyasal Bilgiler Fakültesi, o zamanki adıyla Mülkiye Mektebi de, voleybola öncülük eden bir yüksek okuldu. Kulüpler arası lig maçlarına geçildiğinde voleybolcu sayısı hayli yükselmişti. Çeşitli kentlerde yapılmaya başlanan şampiyonaları, 1949'da Türkiye Voleybol Şampiyonası izledi.Gene de takım sayısı fazla değildi. Örnekse 1951 yılında İstanbul Voleybol Ligi şu yedi takım arasında oynanıyordu: Altınordu, Beyoğluspor,Galatasaray, Vefa Kadıköyspor, Kurtuluş, Moda. Bu takımlardan başa oynayanlar Vefa ile Kadıköyspor idi.Otuz iki yıl süren bu başlangıç döneminde Türk voleybolu bütünüyle dışa kapalı kaldığından çok ilkel bir görünümdeydi. Spor Oyunları Federasyonu adı altında kurulmuş bir federasyon basketbol, eltopu, voleybolu birlikte yönetmeye çabalıyor, yeterince etkin olamıyordu.Oysa sporcularımızda dışa açılma özlemi büyüktü. Öylesine ki, 1946 yılında ülkemize Yunanistan'dan gelen bir basketbol takımında voleybolcularında yer aldığı öğrenilince, durum hemen Spor Oyunları Ajanı Turgut ATAKOL'a iletilmiş, onun aracılığıyla Atina-İstanbul karmaları adıyla bir maç oynanması sağlanmıştı. Voleybolda ilk yabancı karşılaşmamız olarak anabileceğimiz bu maç, o zamanki kurallara göre üç set üzerinden oynanmış, 2-0 İstanbul Karması'nın üstünlüğüyle sona ermişti. Bu karmada yer alan o günün ünlü oyuncuları şunlardı: Güneri ARTUNKAL, Dinçer ASENA, Mehmet Jeba BERKÖK, Ayhan DEMİR, Payidar DOBRA,Gültekin GÜLER,  Aleksandre HOLYAFKİM, Valentin HOLYAFKİM, Uğur KALAFATOĞLU, Erdoğan KUTKAN, Sacit SELDÜZ, Merih SEREZ. Bu gerçi uluslararası bir karşılaşmaydı, ama bizim hakemlerimizle ( Yani bizde geçerli kurallarla) üstelik de öncelikle basketbolcu olan sporculara karşı oynanmış, tam anlamıyla bir "dostluk" maçıydı. 1952 yılında ise başka bir uluslararası karşılaşma Türk voleybolunun görünümünü bütünüyle değiştiriverdi.
 
 
  Bugün 1 ziyaretçi (9 klik) kişi burdaydı!
MEB ANASAYFA MEB E-OKUL MEB E-OKUL VELİ BİLGİLENDİRME SİSTEMİ
BU BENİM ESERİM E-EĞİTİM İLSİS
ORTAÖĞRETİME GEÇİŞ SİSTEMİ - SBS MEB İNTERNET RADYO TV İLKÖĞRETİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
MEMURLAR.NET MEB İNTERNET İHBAR HATTI BİLGİSAYARLI EĞİTİME DESTEK

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol